Tatarlar arasındaki bir (Yüce) Lama ya da Spiritüel Bakan hakkında muhtemelen gezgin tüccarların İletmiş oldukları orijinal bir enformasyon, Yukarı Asya'da Ikamet eden Prester John'la ilgili bir haberin Avrupa'da ortaya çıkmasına neden olmuş gibidir, Önce Papa, birkac yıl sonra da Fransa Kralı IX. Louis, Prester John'u aramak için misyoner grubları görevlendirmişler,ancak her ikisi de başarılı olamamıştır. Buna rağmen, bunların rastladıkları küçük Nasturi toplulukları, Doğu'daki bir yerde böyle bir Kişi'nin mevcut olduğu hakkındaki inancı sürdürmede etkili olmuşlardır.
Bulfinch,Thoina The Age of Foble, New York, New American Library, 19.62
Ortaçağa ait haritalar, «Rahip Jean Krallığı» olarak, işaretlenmiş ve Asya'da olan bir esrarengiz ülkeyi gösterirler.Bu ülke coğrafik olarak, Türkistan'dan Tibet'e ve Himalayalar'dan Gobi Çölü'ne kadar yayılmaktadır. Ve yapılan tasvirlerine göre bu ülke ,Philostratus tarafından Tyana'lı Apoııonyus'un hayatında tasvir edilen Kutsal Hükümdarlık Hiarchas'ın ülkesiyle şaşırtıcı benzerIiklere sahiptir.
Ortaçağ'da, hem kral ve aynı zamanda hem de rahip olarak krallığının başında bulunan efsanevi kişi Rahip Jean'dan (Prestre Jehan) ve onun harikalarla dolu ülkesinden,·XVI'yuzyıla dek söz edilmiştir. Bu gizemli rahip kral'ın adından ilk defa 1145'lerde söz edildiği görülmektedir. 1145 yılında Ermeni kilisesinden 'bir Ga'bula Piskoposu, Papa III . Eugene'e, Ermenistan ve Pers topraklarının ötesinde hüküm süren, Jean adındaki bir Nasturi prensin varlığını belirtmiştir.
1165 yılına doğru, Hıristiyanlığın en nüfuzlu üç lideri, yani Papa III. Alexandre, İmparator Manuel Komnen ve Frederic Barberousse'uni her biri, kendilerine Rahip Jean. tarafından gönderilmiş olan, birer uzun mektup aldılar.
Latince yazılmış olan üç mektup da, az çok aynı düşünceleri içermekteydi. Mektubu ulaştıran şahıslar pek bilinmiyorsa da, bu kişilerin Doğu'dan gelmiş oldukları kabul edilir. II77'de ise, Papa III .Alexandre'ın, Rahip Jean'a ulaşmak üzere bir cevap yazdığı bilinmektedir. Bu diplomatik yazışmaların mektup yığınlarının hala Vatikan arşivlerinde saklı bulunduğu söylenir ve onların çoğu açıklanmamıştır. Bununla birlikte [geçmişte] kopya edilmesine izin verilen İmparator Manuel'in aldığı mektup çoğaltılmıştı; o kadar ki, bilginler bunun yüzden fazla eski manüskri kopyası olduğunu belirtmişlerdi,
Bizans İmparatoru Manuel Komnel'e' gönderilen mektupta şu pasajların yer aldığı ileri sürülür: «Tanrı'nın izni ve Hz. İsa'nın rızası ile rahip olan, krallar kralı, hakimler hakimi Jean dostu Konstantinopolis Prensi Emmanuel'in huzurunu diliyor ve gelecekte Tanrı'nın ondan [yani Manuel Korunen'den] yardımını esirgemeyeceğini ümit ediyor.
«Manuel, yüceliğimi, üstünlüğümü ve sınırsız kudretimizin hükmetme gücünü idrak edebilmek istiyorsan,önce bilmen ve en ufak bir kuşkuya yer vermeksizin ,inanman gerekir ki; Ben, efendilerin efendisi RahipJean, nüfuz, zenginlik ve kudrette, gökler altında yaşayan tüm hükümdarlardan üstünüm. Yetmiş iki Kral bize vergi verir ,görkemimiz üç Hint'te yasayı benimsettrir ve krallığımız, havari Saint-Thomas'ın bedeninin sükun yerine [yani kabrine] yerleştirildiği uzak Hint sınırına dek uzanır. Aralarından sadece bir kısmı Hıristiyanlar'a ait olan yetmiş iki eyalet bizim denemimiz altındadır.» ..
Mektup şöyle devam eder: « 'Rahip' unvanıma hiç şaşırma, çünkü, Ululuğumu belirlemek için'rahip' [pretre] isminden daha uygun ve daha yaraşır bir isim seçilemez. Hükümdarlığımız'da çok sayıda rahip ve ruhani ulu kişiler mevcuttur . Demek ki Yüceliğimiz' den ötürü, mütevazilikle en sade [yani şatafatsız] bir isim (rahip kral) ve işlevle (rahiplik ve krallık) belirtilmeyi arzu etmiş oluyoruz»
Mektupta, daha sonra Hint'in bazı tabiat harikalarından söz edilir ve ondan sonra hükümdar sarayı anlatılmaya başlanır.
«(…)Biz yedi kral, masada, her ay sırayla görevli bulunuruz; 62 dük ve 265 kont ise, çeşitli çalışmaların gerçekleştirilmesiyle sorumludurlar. (….) gibi,. hergün, sağımızda 12 başrahip ve solumuzda 20 rahip oturmuş bulunur.
{(Sarayımız değerli taşlardan yapılan temellerin üzerinde kurulmuştur .. En saf ve yapı harcında kullanılmaya en elverişli altının [çimento gibi] kullanılmasıyla oluşturulmuş olan duvarlarda mücevherat bulunur.
Tavanlar, en saf safirler ile yer yer topazlardan yapılmıştır. Parmaklıklarımız ise, altın'a takılmış olan en parlak kristallerdendir" Bunlar, 32 aune (40m ) yükseklikte olup, doğuya açılırlar. Üstünlüğümüz saraya nüfuz ettiği zaman, onlar kendiliğinden açılır ve kapanırlar. Krallığımız, bir yönde, dört aylık yolculuğa denk bir uzaklığa kadar yayılır,diğer yanımızın nereye kadar uzandığını kimse bilmez."
O uzak ülke, harikallar ile doluydu. Görünmeyen İmparator, Krallığı’nı, saf zümrütlü bir asa ile yönetiyordu.Sarayındaki büyülü bir aynanın önünde duran Kral-Rahip Jean, sadece Krallığı'nın eyaletlerindekileri değil, fakat komşu ülkelerde de vuku bulan herhangi bir şey"i gözlemleye biliyordu. Uçan ejderhalar, tasıdıkları insanları süratle uzun mesafelere taşıyorlardı. Bir «hakikat İlacı), onu alan kişiyi arındırmakta ve kendi gerçek kişiliğini görmeye zorlamaktaydı. Bu krallıktaki herhangi bir kişiye «arınmamış ruhların» niçin tasallut etmeye cesaret edemediğinin sebebiydi ve böylece başka psikoterapi'ye ihtiyaç duymuyordu kişi.
Muhtemelen, ülkenin en fazla büyüleyici şeyi, Ebedi Gençlik Pınarı idi. Değerli insanların, gençleşmek istediklerinde, sadece oruç tutup bu pınardan üç yudum aImaları yetiyordu. Hastalıklar ve yaşlılık hemen gideriliyor ve otuz yasında görünüyorlardı. Rahip Jean'ın kendisinin, yaşamını 562 yıllık hürmete layık bir yaşa kadar sürdürdüğü ileri sürülür.
«Kartal taşları», kişinin vizyon görme gücünü arttıtmakla kalmayıp, kisi eğer bir Yüzük takmışsa onu görünmez bir insan da yapabilir .. Büyülü taşlar,herhangi bir şeyi ısıtabilir, dondurabilir ve sekiz kilömetrelik bir alanı aydınlatabilir veya çevreyi tamamen karanlığa büründürebilir. Bir büyülü taşın bulunduğu kutsal türbe, içeri sadece erdem sahibi kişilerin girmesine izin veren iki yaşlı kişi tarafından muhafaza edilir. Rahip Jean'ın şehrinde, 30 katlı bir kule Yükselir.Rahip Jean'ın krallığında fakir ve zavallı yoktur, adalet Yürürlüktedir,ne suç işlenir ve ne de kötü alışkanlık yoktur bu ülkede.
Asya'daki bu kudretli menarşı hakkındaki raporlar, Avrulpa'da bir şaşkınlık yaratmıştı, Bu haçlı sefer lerinin zorlu dönemindeydi. Doğu'dan bir müttefik bulmak çok iyi olacaktı. Ayrıca, Hintliler'in bu rahip krallığında Kilise ve Devlet birleştirilmişti.Zaten batı din müessesesi, de bunu istiyordu.
Her ne kadar Rahip Jean öyküsü bir roman ögesinden yoksun değilse de, yazışmalarda sözü edilen, kralların, papaların ve görülmeyen Rahip Jean'ın gerçekligi kuşku götürmez. Hayret edilecek şekilde, Rahip Jean Krallıgı,bin yıl önce Philostratus'lin tasvir ettiği Hiarchas KralIığı ile pek çok benzerliğe sahiptir. Her iki ülkenin coğrafi karakteristikleri Tibet’i işaret etmektedir. İki kral1ığın da bilgeleri, görünebilmeyi kontrol edebilir, yapay ışık oluşturabilir ve havada uçabilirlerdi.
Rahip Jean'ın en iyi bilinen mektubundaki bir paragraf, Gobi Çölü olması muhtemel olan, bir kum denizinden bahseder. Amerikalı bilim adamı Manly Hall, bazı doğru sonuçlara vararak şöyle demektedir:
«Dağlardaki büyülü bir sarayda yaşayan Rahip Jean'ın lmparatorluğu için verilen orijinal bölge,Gobı Çölü sahasıydı. Bhambhala veya Dezung, olarak isimlendirilen, Üstadlar'ın esrarengiz şehrini Doğu inisiyelerinden sorarsanız, onun Gobi Çölü'nün' kalbinde olduğunu söyleyeceklerdir size. Kadim Ana Sham'nun eski kumunda, dünyanın Görünmeyen Hükumeti'nin Mabedi bulunmaktadır.»
1931'de,Die Historische Zeitsehrift'de yazan tarihçi Leonarda Olschiki, Rahip Jean'ın mektubun,sürekli olarak huzur ve barış içinde olacak bir krallığa, nasıl ulaşılabileceğini işaret etmek amacıyla,batı hükümdarına yazılmış bir politik yergi yazısı olduğu fikrini ortaya attı. '
Kuşkusuz, Hint, tradisyonel olarak harikalar ülkesiydi. Ve İslamiyete karşı savaşan Batı Hıristiyanlığı Liderleri için, başında Hıristiyan bir lider bulunan geniş ve güçlü bir doğu imparatorluğundan daha mükemmel bir şey bulunamazdı . Bununla birlikte, üç liderin şu noktayı da düşündükleri görülüyor. Böylesine zengin ve geniş bir ülkeyi o Ülkenin lideriyle yazışmadan önce, niçin hiç İşitmemişlerdi. Sonunda Konmen ve Frederic Barberousse cevap vermekte çekimser kaldı; sadece Papa, uzun süre kararsız kaldıktan sonra, bir cevap gönderdi.
27 Eylül 1177' de, Papa III. Alexandre" «Hintlilerin Ünlü ve Görkemli Kralı»'na Venedik'ten bir mektup yazdı. Nitekim Catholic Encyolopaedia doğru olarak bu mektubun ayrıntılarından çıkan hükme göre muhakkak ki alıcı, esrarengiz bir şahsiyet değildi diyor.
Papa mektubunda, apostolik takdis gönderdiği; bu, «Hintliler'in Ünlü ve Yüce Kralı»na bir çok kişilerden, genel raporlardan ve özellikle arkadaşımız ve fizikçi olan ve krallığımızın şerefli ve yüce insanları ile konuşmuş olduğunu söyleyen Üstad Phillip'den mevcudiyetinizi duymuş bulunuyorum» diyor.
Doktor Phillip bu mektubu aldı ve Asya'ya hareket etti. Ne yazık ki; Papa'nın elçisinin vazifesinin sonucu asla açıklanmadı. Acaba seyahati sırasında öldü mü, yoksa, Rahip Jean'ın krallığında mı kaldı?
Rahip Jean ile Kilise arasındaki yazlşma da bu mektupla son bulmuştur.Rahip Jean, güvenilir tarih kroniklerinde, belki bir başka isimle de görünmektedir. En bilineninki Otto1nun· kidir. Otto von Fraising, Suriye'de Gabula Piskoposuyla karşılaşmış olduğunu anlatır ki, bu kişi Ona Ermenistan ve Pers topraklarının ötesinde, Uzak-Doğu'da egemen olan bir hükümdardan söz etmişti. O, bu hükümdara rex ve sacerdos (rahip ve kral) diyor ve bu kral ile krala tüm tabi olanların Nasturi olduğunu Nasturi değilse bile Hıristiyan oldugunu ileri sürüyordu. Keşiş Alberich'in 1250'lere doğru yazmış olduğu kroniğinde, Uzak-Doğu'nun «rahip-kral»'ının adı üç defa belirtilmektedir. Birincisi, 1144 olaylarını anlatırken geçer. Bu, Otto'nun anlattığıyla aynı hikayedir. İkincisi 1165 yılına ilişkindir. İmparator Manuel'in, Frederic'in ve Papa'nın, Rahip Jean'dan mektup aldıklarını bildirmektedir ki, bu mektuptan bazı pasajlar alıntılanmıştır. Üçüncüsü ise 1170 yılına ilişkindir ki, burada Papa'nın cevabını açıklar ve Phillip'in görevini bildirir . Ancak,üçüncüye ilişkin tarihlemede Alberich yanılıyordu; yıl 1170 değil, 1177 idi. Aynı dönemde Asya içlerinden geçen Plan Carpin, Marko Polo gibi ünlü seyyahlar'ın tümü de, Batı'ya geri döndüklerinde, bu esrarengiz Rahip Jean Krallığı hakkında çeşitli söylentiler toplamış bulunuyorlardı. Fakat seyyahlar, Rahip Jean'dan efsanevi bir kişi olarak değil de, belirli bir tarihte yasamış ve Nasturilik mezhebini benimsemiş olan, bilinen bir ulus ya da oymağın lideri olarak söz etmişlerdir.
Bir Françesko (tarikatı) keşişi olan ünlü italyan seyyah Jean du Plan Carpin, Cengiz Han'ın oğlu Ogotay Han'ın savaşçılarının, Rahip Jean diye anılmakta olan bir Hıristiyan kralın görülmemiş silahları vasıtlasıyla geri püskürtülmüş olduğunu anlatmıştır.
Daha sonra, Fransa kralının elçisi olarak 1253-1255 yılları arasında yolculuk yapan ünlü Fransız seyyah William de Rubruck, Rahip Jean'dan, [Türkikler'e mensup] Naymanlar'ın bir lideri olarak söz etmiştir; Orta Asya içinde dağlık bölgelerde seyahat etmiş olduğunu anlatan Rubruck şu açıklamada bulunuyordu: ( ... )Ey, dağlar çemberinin içerisindeki ovalık bir ülkede, Hristiyanlığın Nasturilik mezhebini benimseyen ve Naymanlar adını tasıyan bir halkın yöneticisi olan Nasturi bir lider yaşıyordu.
( ... ) Onlar, onu Kral Jean adıyla anlatmaktaydılar ve onun hakkında gerçek Olmayan pekçok şey anlatıyorlardı; çünkü, bu, o yörelerin Nasturileri'nin bir adetidir»
Rubruck, Kral Jean'ın Unc Han adında bir yakını olduğundan söz ederse de; Marko polo'nun anlattıklarına bakılırsa,Unc Han ve Rahip Jean geniş bir bölgenin 'başında bulunan bir tek ve aynı kişi olmaktadır'. Marko Polo'dan sonra ise, Rahip Jean Krallığı'na dair yalnızca, birkaç seyahat anlatılarındaki değinmelere rastlanılır. Bu seyahat anlatılarından biri de,1318'de Çin'e gitmek üzere yola çıkan ve altı yıl sonra geri dönen bir başka Françesko keşişine,Odbric Portepnau'ya aittir.
Daha sonra, İngiliz şövalye Sir John de Mandeville ortaya çıkar; bu kişi Asya'daki Rahip Jean Kra1lığı'nda 'bizzat bulunduğunu iddia etmiştir.Bir İspanyol keşişin 1350 yıllarına doğru yazmış olduğu «Libro del conosclmiento» adlı seyahetnamesinin sayfalarından birinde, Rahip Jean’a ait olduğu ileri sürülen bir flama dahi mevcuttur. xv.yüzyıl sonlarında ise,Portekizliler, Rahip Jean, nın ülkesinin Afrika'da yer aldığına inanıyorlardı.Coğrafyacılar, Etopya'yı, Regnum Presbyteri Johannis (Rahip Jean Krallığı) adı altındaki bir bölgenin içine çizmişlerdi…
Öte yandan, kırk yıl kadar önce Portekizli yazar Rowe, Rahip Jean Krallığın merkezi olalak Tibet'in" Lhasa kentini göstermiş ve Rahip Jean kavramına, uygun gelen kişinin Dalay Lama olduğunu belirtmiştir. Geçmiş yüzyıllarda Batı'nın kuşkuda kaldığı, fakat çağımız tarihçilerinin artık kesin olarak ortaya çıkarmış oldukları bir husus şudur ki; Rahip Jean lejandının ortaya çıktığı devirde Asya içlerinde, gerçekten bazı,Nasturilik mezhebini benimsemis toplumlar vardı .."Günümüz tarih ve coğrafya ansiklopedileri, Rahip Kral Jean kavramına en uygun düşen kişinin,Moğolistan'da ki bir Türk oymağı olan ve büyük kısmı Nasturllik mezhebini benimsemiş bulunan Kerayitler'in bir lideri ölduğünu yazar.Kerayitler bu dönemde, bugün Urga,(Ulan-Bator) şehrinin bulunduğu sulak arazide yaşıyorlardı.
Bazı araştırmacılar, Nasturi Kerayit Türkleri'nin başında Wang Han'ın bulunduğunu ve bu rahip-kral'a Nasturiler'in Ung Han ya da Kral Jean dediklerini kabul etmekle birlikte,Jean adlı bir başka Hıristiyan kralında Gürcistan dolaylarında yaşamış olduğuna dikkati çekerler.
Kimi araştırmacılar ise Rahip Jean'ın XII. yüzyıl başlarında Tanrı Dağları'nın (Tiyenşan Dağları) kuzeyinde yaşamış pir Türk halkı olan Kara-Kitaylar'ın(ya da Kara Hitaylar'ın)lideri olması gerektiğini ileri sürerler. Kısmen Nasturilik ve kısmen de Budizmi kabul etmiş olan Kara-Kitaylar'ın bu lideri, Çin kroniklerinde YeIu-tashi adıyla geçer ve 1130'a doğru Türkistan'ı fethederek büyük bir imparatorluk kurmuştur;
Rahip Kral Jean kavramında da, tıpkı Agarta'nın lideri kavramında olduğu gibi, krallık ve rahiplik yönetinileri tek kişiye aittir; yani kral aynı zamanda, en yüksek rahiptir. Bu benzerliğe dikkat çeken. Rene Guenon, ayrıca, ortaçağda Nasturilik tarikatının, Agarta'ya yeryüzünde hizmet eden örgütlerden biri durumunda olduğunu belirtmektedir. "'Rene Guenon« Dünya'nın Kralı» (Le Roi du Monde)adlı eserinde,Nasturilik tarikatına ve Rahip KraI Jean kavramına ilişkin olarak şu açıklamayı yapmaktadır. Ortaçağda, Rahip Jean Krallığı denilen esrarengiz bir ülkeden sık sık söz edilirdi. O zamanlar, söz konusu merkezin {yani Agarta'nın] dış örtüsü' olarak belirtilebilecek kısım, geniş, ölçüde Nasturiler onlara doğru Veya yanlış olarak bu isim verilmiş ve benimsenmiştir. Ve sabiiler tarafından teşkil edilmiş bulunuyordu.
«Buarada belirtmek gerekir ki, Lamaizm ile bağları olduğu açıkça görülen Nasturiler'in,anlaşılması hayli güç görünmesine karşın, İslamiyet'in başlangıç dönemlerinde önemli bir etkinlikleri olmuştur ( ... ). [Rahip Jean Krallığı konusunda] olguları karışık hale sokmuş olan şey şudur ki ; Rahip Jean ünvanını taşıdığı ileri sürülen kralların sayısı dörde kadar çıkarılır ve her birinin ikamet yeri olarak değişik bir bölge gösterilir. Bu bölgeler şunlardır. Tibet veya Pamir ,Moğolistan, Hindistan ve Etyopya. Fakat mümkündür ki, [bu değişik bölgelerde] tek ve aynı bir kudretin [yani Agarta'nın] çeşitli temsilcilikleri söz konusuydu . Nihayet, islamiyet'in yayılış döneminden itibaren Rahip Jean aşikar [durumda] olmaktan vazgeçecek ve zahiren Dalay Lama tarafından temsil edilmiş olacaktı.»
On ikinci yüzyıl tarih incelemelerinde, Rahip Jean' ın ünü yayılırken, enteresan tesadüfler saptanabilmiştir.Templier Tarikatı 1118'de kurulmuştu .. 1l84'te ozan ve Templier Şövalyesi Wolfram von Eschenbacn’in tüm Kutsal Grail efsanelerini özetlediği, Titurel isimli eserini yazdı. Kutsal Grail ile Asya'nın bağlantısını üstü kapalı olarak söylemiş ve kutsal Grail’i bir taş olarak tasvir etmiştir: « und dieser Stein ist Gral genannt» Chintamani Taşı ve Shambhala'dan mı bahsediyordu kendisi? Ozan Escbenbach Titurel'in 500 yıldır yaşamakta olduğunu iddia ediyordu. Bu Rahip Jean'ın 562 yaşında sona eren yaşıyla acayip bir paralelliktedir.
Eschenbach gerçekte, daha o zaman Rahip Jean öyküsüyle Kutsal Grail Lejandı'nı (efsanesini ) birleştirmişti. Onun Parsifal'i, kutsal kupa'yı (Grail) veya taşı, Asya'ya taşıdı. «Böylece görmekteyiz ki, Avrupa Birliği'nin Sırrı, Rablerin Asya'ya ait Rabbi'nin görülmemiş ebedi öyküsünde ihtiva edilmektedir,» diye yazıyor Manly Hall. Çok anlamlıdır ki, Wolfram von Eschelenhach, Templier Tarikatı'nın bir şövalyesi idi. Böylece o Templi Tarikatı'nın gizli öğretilerinden haberdar olmuştu.
0 Yorumlar