Galata'da bir manastırın hikayesi
16’ncı yüzyılda yapılan Yeni Galata Manastırı hâlâ dimdik ayakta. Yanından geçtiğinizde sıradan bir binaya benziyor. Ama eski belgeler, yapının gizli bir tarikatın merkezi olduğunu gösteriyor...
Yeni Galata manastırının geçmişi, aşağı yukarı 1306 yılına ya da bundan birkaç yıl öncesine uzanıyor. Manastırın varlığını tasdik eden ilk belge, 1312 yılına ait. Dominiken Tarikatı Üstad-ı Azamı ile Perugialı Franco ve Gaillaclı Guillaume biraderler arasındaki yazışmalar arasında manastırın adı geçiyor. 1327 yılında manastır Yunanistan Eyaleti’nin idaresine, bir yıl sonra ise Toulouse Kilise Meclisi’nin takdisiyle Gezgin Biraderler Derneği’nin idaresine geçti. Perpignan Kilise Meclisi’nin takdisiyle manastır binaları bünyesinde lisan öğretimi için bir merkezin kurulması emredilmişti.
Gezici Biraderler Derneği’ne ait
1363 Magdebourg Meclisi’yle manastır, Yunanistan’a bağlandı. Cenova Meclisi’yse 1365’te Vaiz Biraderler Derneği’nin yetkisine bıraktı. Papa, 28 Ocak 1375 tarihli fermanıyla Galata manastırının Gezici Biraderler Derneği’ne ait olmasını emretti. Böylece Kefe, Trabzon ve Sakız’daki diğer manastırlarla birlikte artık tek bir manastır kurumu vardı. Monsignor Pietro Cedulini’nin 16’ncı yüzyıldaki ziyaretine ilişkin tutanaklar, Galata’daki Saint George Kilisesi’nin yanı başında yer alan bir başka Dominiken rahibeleri manastırının varlığından bahsediyor.
Kim bu Dominikenler?Dominiken tarikatı, Aziz Dominikus tarafından bazı kaynaklara göre 1215’te, bazılarına göreyse 1216’da Toulouse’ta düzenlenen bir toplantının ardından kuruldu. Tarikatın resmi ismi 'Vaiz Papazlar'dı ve kurulduktan kısa süre sonra hızla yayılmaya başlamıştı. Çok sayıda vaiz rahipten oluşan Dominiken tarikatının temel amacı kilise baskısını insan düşüncesi üzerinde ve günlük hayatta egemen kılmaktı. Tarikat yöneticilerinin verdiği görevleri yerine getiren ve görevlendirdikleri yerlere giden Dominiken rahipler Avrupa genelinde kısa sürede etkin hale geldi. 14'üncü yüzyıla gelindiğinde başta İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde 600’ün üzerinde Dominiken manastırı vardı. Aquinolu Thomas, Dominiken felsefeyi şekillendiren; devletlerin dünyadaki düzeni sağladıklarını ve iyilik yapan insanların günahkar olmaktan kurtulacaklarını savunan en ünlü bilgin ve vaizlerdendi. Dominiken tarikatının en belirgin özelliklerinden biri de kuruluşundan bugüne temel değerlerinde ve kuruluş felsefesinde pek bir değişiklik olmamasıdır.
Saklanan Hazine
Çok eski bir geçmişe sahip Dominiken Manastırı aynı zamanda bir kültür evi. Pek kimsenin bilmediği zengin bir arşive ve kütüphaneye sahip manastırda on binlerce cilt kitap var. Kitaplar arasında 16’ncı yüzyılda basılmış nadir Latince eserlerin nüshasından İstanbul’daki diğer kütüphanelerde rastlanmayacak kitaplara ve süreli yayınlara kadar pek çok basılı kaynak yer alıyor. Araştırmacılar ve akademisyenler de yönetimden alınacak özel izinle manastır bünyesindeki dört farklı binada korunan bu özel kütüphaneden yararlanabiliyor.
0 Yorumlar