İSTİHARE NEDİR, NASIL YATILIR

Rüya ve İstihare

İstihare nedir, nasıl yapılır, sünnette belirtilen istihare nedir, uyumak ve rüya görmek şart mıdır?

İstihare; hayır dileme, yapmak istediği bir şeyin kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını anlamak için iki rekât namaz kılıp dua ederek rüyasında manevî bir işaret almak amacıyla uykuya yatma olarak tarif edilir. Ancak istiharede as olan “uyumak” veya “rüyaya yatmak” değildir. Hatta vakit dar olup uyuyacak zaman bulunmazsa herhangi bir hayırlı mesele için yine istihare namazını kılmak sünnettir. Ancak Şerh Şir’atü’l-İslam kitabında şöyle denilir: Namaz ve dua yaptıktan sonra abdestli olarak kıbleye doğru yatar. Rüyada beyaz veya yeşil görürse o işte hayır vardır, siyah veya kırmızı görürse hayır yoktur. Ondan sakınmak daha iyidir.

Bundan gayrı, açıkça belirtildiği gibi, beyaz ve yeşil ya da kırmızı ve siyah görülmeyip daha teferruatlı ve karmaşık rüyalar görmüş olma durumu için bir kıyas ya da yargı yoktur. Bazı rüyalar, bazı gerçeklere işaret ederler, ancak isabetli tabir de ayrı bir ilimdir: Kişinin kendine göre hayra dalalet eden bir rüya, aslında şerri gösteriyor olabilir. Bu yüzden istihareyi sünnette olduğu gibi yapmak gerekir. Fakat, istihareden daha önemli olanın,”istişare” yani, salih ve temiz bilirkişilere danışma olduğu da bilinmelidir. Rasûlullah efendimiz:
“İstihare yapan zarar etmez, istişâre edende pişman olmaz” (65 el-Hîndî VN/813 (H. 21532)) buyurmuşlardır.

İstihare güzel ve güçlü bir sünnettir. Rasûlullah Efendimiz’in ashabına hemen her tereddütlü konuda “İstihare” tavsiye ettiği bilinmektedir. Ancak “İstihare“, kılma şekli ilmihal kitaplarında anlatılan iki rekat namazdan ve duasından ibarettir. Dua yaptıktan sonra, doğrulugu kalbine damlayan yönde hareket eder. Bir defa kılmasıyla kalbi bir yöne doğru ağırlık kazanmamışsa, bu namazı üç, beş, yedi defa tekrarlar, yine de kalbi seçim yapamıyorsa istisare de yapamıyorsa aklına uygun geleni yapar. Bu yedi defa iki rekatı, aynı anda da kılabilir. Sünnette öğretilen “istihare” budur.

Câbir (r.a)’den Peygamberimizin şöyle dediği nakledilmiştir: “Resulullah (s.a.s) bütün işlerinde, Kur’an’dan sure öğretir gibi istihareyi de öğreterek şöyle derdi: “Sizden biriniz bir ise niyetlendiği zaman farzın dışında iki rekat namaz kılsın ve şöyle desin:
“Allâhümme estehiruke bi ilmike ve estakdiruke bi kudretike ve es’elüke min fadlike’l-azim. Fe inneke takdiru ve lâ akdiru ve ta’lemu ve lâ a’lemu ve ente allâmu’l guyûb. Allâhümme inkünte ta’lemu enne hâza’l-emre hayrun li fi dini ve meâşi ve âkıbeti emri tev âcili emri ve âcilihi. Fekdurhu li ve yessirhu li summe bârik li fihi. Ve in künte ta’lemu enne hâza’l-emre şerrun li fi dini ve maâşi ve âkıbeti emri ev âcili emri ve âcilihi f’asrifhu anni va’srifni anhu ve’kdur li el-Hayra haysü kâne. Sümme ardihi bihi”
(Buharî, Teheccüt, 25, Deavât, 49, Tevhid, 10; Tirmizi, Vitr, 18; İbn Mace, Akâme, 188; Ahmet b. Hanbel, III, 344).

İstihare duasının anlamı
“Allah’ım yapmayı düşündüğüm su işin işlenmesinden yahut terkinden hangisinin hayırlı olduğunu bana ilminle kolaylaştır. Kudretinle senden güç istiyorum. Senin büyük fazlından ihsan buyurmanı dilerim. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter; benim gücüm yetmez. Sen bilirsin, ben bilemem. Sen şeyi çok iyi bilensin, Allah’ım. Eğer bu işi dinim, yaşayışım ve işimin sonucu veya dünya veya ahiretimin sonucu bakımından benim için hayırlı olduğunu bilirsen o işi bana takdir et, kolaylaştır ve onu bana mübarek kıl. Eğer bu işi; dinim, yaşayışım ve işimin sonucu veya dünya veya ahiretimin sonucu bakımından benim için şer olarak bilirsen, onu benden, beni de ondan uzak eyle. Nerede olursa olsun benim için hayır olanı takdir et. Sonra da beni bu hayırla hoşnut buyur”

Sa’d b. Ebi Vakkas’tan, Resulullah (a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Âdem oğlunun Allah’tan hayır dilemesi (istihâresi) saâdetindendir. Allah’ın hükmüne razı olması da saâdetindendir. Allah’tan hayır istemeyi terketmesi ise onun bedbaht olmasındandır. Allah’ın hükmüne razı olmaması da, Âdemoğlunun bedbahtlığındandır”
(Ahmed b. Hanbel, I, 167; Tirmizi, Kader, 15).

İstihâreden önce veya sonra, gerekli istişareler yapılır ve o iş hakkında karar verilir. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur:
“İş konusunda onlarla istişare yap. İstişareden sonra o işi yapmaya tam olarak karar verince, artık Allah’a dayan ve güven” (Ali İmrân, 3/159).

İstihare hadisi İbn Mes’ud, Ebû Eyyûb el-Ensârî, Ebû Bekir, Ebû Saîd, el-Hudrî, Sa’d b. Ebi Vakkas, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Ebû Hureyre ve Enes b. Mâlik gibi büyük sahabilerden nakledilmiş, bu rivayetleri senetleriyle birlikte, Buhârî, şârihi Aynî, “Umdetu’l-Kâri” adlı şerhinde tek tek zikredilmiştir. Rivayetler arasında bazı metin farklılıkları vardır.

Enes b. Mâlik’ten gelen rivayet istihâreyi teşvik eder. Bu hadîs şöyledir:
“İstihare yapan kimse hüsrâna uğramaz, istihare eden pişman olmaz, iktisatlı davranan kimse de muhtaç duruma düşmez”
(Tecrid-i Sarih Tercümesi, Ankara 1985, IV, 135).

İstihare namazında nelerin okunacağı hadisle sabit değilse de, birinci rekâtta Fatiha’dan sonra Kâfirun, ikinci rekâtta ise, İhlâs sûrelerinin okunması güzel görülmüştür. Nevevî bunu müstehab görür. İmam Gazzalî de bu sûrelerin okunması gereğinden İhya’da söz etmiştir. İbn Ömer’in şöyle dediği nakledilmiştir: “Resulullah (s.a.s)’i bir ay süreyle izledim, sabah namazının sünnetinde, Kâfirun ve İhlas sûrelerini okurlardı. Gazzâlî’nin bu gibi hadislerden mülhem olarak, istihâre namazında da benzer kıraati uyun gördüğü söylenebilir.

İstihare namazından sonra, istihare duası okunur ve istenilen şeye niyet edilerek, Kıbleye dönülmek suretiyle yatılır. Böylece istihareye üç veya yedi geceye kadar devam edilebilir. Çünkü Hz. Peygamberin bazı duaları üç defa tekrar ettiği, hatta Enes b. Malik’e istihâreyi yediye kadar tekrar etmeyi telkin buyurduğu nakledilir (Tecrid-i Sarih Tercümesi, IV, 142, 143).

İstihare, iyiliği veya kötülüğü kestirilemeyen bir iş hakkında söz konusu olur. Hayırlı ve sevaplı olduğu kesin olarak bilinen bir konuda istihâreye gerek kalmaz. İstihare namazı, kerâhat vakitleri dışında her zaman kılınabilir. Çünkü hadiste vakit belirtilmemiştir.

İstihare Namazı
Bir iş yapılmak istendiği zaman iki rekat namaz kılıp sonunda Allan’dan hayırlısını istemek mendub’dur. Bu hususta Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz bir iş yapmayı tasarladığı zaman, farzdan başka iki rekat namaz kılsın, sonra şöyle desin:
‘Allah’ım! Ben, senin ilmin gereğince senden hayır istiyorum ve senin kudretinle senden kuvvet istiyorum. Senin büyük fazlından diliyorum: çünkü senin gücün her şey’e yeter, benim gücüm yetmez. Sen her şeyi bilirsin, ben bilmem ve sen bütün gaybları kemal üzere bilensin. Allah’ım !Eğer bu ( düşündüğüm….) iş, dinim hakkında, yaşayışım ve işimin akıbeti hakkında hayırlıysa, onu bana kolaylaştır, sonra bu işte bana bereket ver. Yok eğer bu iş benim dinim için, yaşayışım için, işimin akıbeti için kötüyse, onu benden çevir, beni de ondan çevir. Hayır nerde ise onu bana takdir buyur, sonra beni ona razı kıl’ “

(Allahümme inni estehirüke bi-ilmike ve estakdirüke bi-kudretike ve eselüke min fadlikelazim fe inneke takdirü ve la akdirü ve tâlemü vela âlemü ve ente allamül-guyub)

İSTİHARE DUASI TAM METNİ

Namazda, makbul olanı; ilk rekatta Fatiha ve Kafirun Suresi, ikinci rekatta ise Fatiha ve ihlas suresi okumaktır.
İki rekat namaz kılıp bu duayı yaptıktan sonra, kalbe doğacak istek veya nefretle, yahut yapıcı veya engelleyici sebeplerle işin hayırlı olan tarafı gerçekleşmiş olduğuna kanaat beslenir ve buna rıza gösterilir.
Namazı kıldıktan sonra dünya kelamı etmemek, sağ tarafa ve kıbleye doğru yatmak, uyumaya çalışırken kalpten “Allah Allah” demek güzel olan şeylerdir.
Bu namazı buradan okuyup, tatbik etmek isteyenlerden bir dileğimiz olacak, Yukarıdaki Peygamber efendimizin duasını kendi sıkıntısına, problemine uyarlayıp kalbinden evet dilinden değil kalbinden okuduktan sonra 3 ihlas ve 1 Fatiha’yı da başta Peygamberimize, sevdiklerine ve Zamanın Sahibine hediye eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine bu aciz kulunun anlayacağı şekilde her şeyi aşikar göstersin, perdeleri aralasın diye Allah’a dua etsin. Allah ile konuşsun, etrafını saran melekleri hissetsin, dua da gözlerini kapatsın, boynunu büksün, Allah’ın kulu olduğunu acizliğini hissetsin. Gerisi Allah’a kalmış. O kapısına geleni geri çevirmez. O’nun kapısı umutsuzluk kapısı değildir.
Mendub : Sevilen, yapılması uygun olan, işlenmesi teşvik edilen iş. Dinen yapılması iyi sayılmakla birlikte yapılmamasında sakınca olmayan ve Resulullah (s.a.s.)’ın bazen yapıp, bazen terk ettiği işler. Güzel bir iş sayıldığı için mendub’u işleyen sevap alır, terk eden ceza görmez. Bu değerlendirme Hanefi mezhebine göredir. Sünnet ve müstehab terimlerini de içine alır.

İstihare sünnettir. Danışacak yeri olmayan istihareye yapmalıdır.

Evlenmeden önce, birkaç defa istihare etmeli, Hak telâ’ya sığınmalıdır. Nefsin ve kötü kimselerin araya katılmasından koruması için, yalvarmalıdır. Salih, güvenilir kimselerle istişareden sonra, istihare yapmalıdır. Bir muradı olan kimse, abdest alır, temiz bir yere oturur, üç defa salevat-ı şerife okur, sonra her birine Besmele çekerek on Fatiha, sonra on bir İhlas okur, sonra üç defa salavat okur. Sonra sağ yanı üzere, yüzü kıbleye karşı olarak ve sağ elini sağ yanağı altına koyarak yatar, niyet ettiği şeyin iyi veya kötü olacağını bi-iznillah rüyada görür. (Fetava-i Karı-ül-hidaye)

İSTİHARE DUASI

Allah’ım! ezeli ilminle halimi biliyorsun, ilmine göre hayrını diliyorum, kudretinden güç istiyorum, senin büyük fazlını diliyorum. Zira sen kaadirsin, ben kaadir değilim, sen bilirsin ben bilemem, sen gizlileri bilen ve yaratansın.
Allah’ım eğer benim dinim, geçimim, sonum, şimdim ve geleceğim hakkında hayırlı olup olmadığını bildiğin bu işimin Hakkımda Hayır veya Şer olduğunu bana takdir eyle, kolaylaştır, Gönlümü hayra mutmain eyle. Eğer bu benim dinim, geçimim, sonum, şimdim ve geleceğim hakkında şerli ise bunu benden, beni de bundan çevir, hayır nerede ise bana onu nasip eyle, sonra beni onunla hoşnud eyle.Gönlümü ona razı eyle amin. (Buhari:1/155)

İstihare namazı;

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Mutluluk, istihare namazı kılmakla gerçekleşir.) [Hakim]

(İstiharede bulunmak ve kadere rıza göstermek kişinin mutlu olacağına, bunun aksi ise, kişinin mutsuz olacağına alamettir.) [Tirmizi]

(Bir işe başlayacağınız veya bir şeyden kurtulmak istediğiniz zaman, iki rekat nafile namaz kılıp [yukarıda bildirilen Arapça duayı okuyarak] “Eğer bu işim [Mesela şunun la evlenmem] dünya ve ahiretim için hayırlı ise, bunu bana mübarek eyle. Eğer hakkımda hayırlı değilse, onu benden uzaklaştır ve hayırlı olanı bana kolaylaştır. Beni kazana rıza gösterenlerden eyle, Ya Erhamerrahimin” demelidir.)

İstihare genel mana olarak danışmaktır. Kul kendi sorunları yada yapacağı bir iş hakkında Mevla’ya ibadet ederek ve O’nun zaatına sığınarak, O’ndan dua yardımı ile isteyerek kendi haceti için ona münacatta bulunmaktır.
Bu dinimizde haktır. Mesela bir kişi evleneceği zaman evleneceği kişi hayırlı mıdır, değil midir diyerek düşünürse ve bu konu hakkında Mevla’dan kendisine en hayırlı yolu göstermesi için münacatta bulunursa tabiî ki Mevla o kişiye en güzel yolu gösterecektir. Bu gayet doğal bir meseledir. Çünkü Yüce Mevla kulunun vekilidir. Her kim Mevla’ yı kendine veli edinirse kurtuluşa ermiştir. Allah kendinden yardım talep eden herkese yardım etmektedir. Bu O’nun kendi zatının büyüklüğündendir.
İstihare vesilesi ile kişi rüya yolu ile Yüce Mevla tarafından uyarılır ve ikaz edilir. İstihare ye yatan kimse ilk geceden Mevla’dan işaret alamayabilir. O zaman bu durum 7 gün boyunca işaret gelene kadar devam eder.
Dinimizce hak olan istihare herkesin ulaşabileceği bir nimet değildir. Mesela ben en canlı örnek olarak kendimi örnek göstermek isterim. Hangi konu hakkında istihareye yattıysam neden dir bilmem bir türlü olmadı. Bu durumlarda Kamilen Mükemmel olmuş bir Allah dostuna danışmakta çok büyük faydalar vardır. İstihare Yüce Mevla’nın bazı kullarına verdiği bir nimettir. Her kuluna nasip olacak diye de bir şart yoktur. İstihare yolu ile görülen rüyalar çeşitli merhalelerden meydana gelir. Mesela rüyada görünen yeşil ve beyaz renkler hayra, kırmızı ve siyah renkler de şerre işarettir.
Evvela rüya hakkında kısa olarak biraz bilgi sunmak istiyoruz.
Neden ? Derseniz cevaben derim ki çünkü istihare büyük çoğunlukta rüya ile gerçekleşmektedir. Rüyalarımızın nelere işaret ettiğini anlamadan tabiî ki istihare konusuna hakkıyla vakıf olamayız.

Hepimizin de bildiği gibi rüya üç çeşittir. 1.Rahmani rüya. 2.Nefsani rüya. 3.Şeytani rüya.
Hemen hepsine kısa olarak değinmek istiyorum. Rahmani rüya : Allah. cc. Haz. leri tarafından kuluna rüya yolu ile ilhamdır.
Salih bir istihare vesilesi ile görülebileceği gibi aynı zamanda kuluna bir ikaz yada tarafından ulaşacak nimetlerin evvelden müjdeleyicisidir. Kişi bu rüya neticesinde uyandığı zaman kalbi huzur ve ferah içindedir. Rüya anında müthiş bir zevk, tutarlılık, eminlik gibi hasletleri doruk noktalarında hissedilecektir. Bu rüya türü tamamen hayır bir rüya türüdür. Hadisi şeriflerde bahsedilen rüyadır.

Nefsani rüya : Buda kişini günlük olaylardan etkilenip bilinç altına yerleşen olayların gece rüyasında terennüm etmesidir. Bu rüya nefsi arzu ve istekleri içerdiği için tamamen hükümsüzdür.
Örneğin kişinin genişlik zamanında buluğ çağına gireceği zaman gördüğü rüyalar gibi….

Şeytani rüya : Bu rüyada adından da anlaşılabileceği gibi şeytani bir rüyadır.
Şeytan kişinin rüyalarına müdahale edebilir. Kişiyi kandırmak, yoldan çıkarmak, imanını çalmak yada zayıflatabilmek amacı ile bu tür bir rüya ile kişiye yaklaşabilir.
Bu rüyanın alameti ise kişi uyandığı zaman sıkıntı içerisinde korku ve gaflette olacaktır. İnsan bu çeşit bir rüya gördüğü zaman kalkınca sol tarafına üç kere tükürüp “defol pis ve habis lain” demelidir. (Euzû Billâhi Mineşşeytânirraciym)
Şeytani rüyanın vasıflarını açıklarken anladığımız gibi şeytan rüyalara tasarruf edebilir.
Bazı büyük Allah dostlarının iştiharlarına göre rüya ile amel edilmez. Fakat Salih kimselerin, peygamberlerin, , Evliyaullahın gördüğü rüyalar müstesna.

Kuran- Kerimde geçen Yusuf (a.s) gördüğü rüya gibi hak ve gerçek rüyalar müstesna.
Buradan anlaşılan bir şey vardır ki Rüya haktır. İnsan bu zikrettiğimiz rüya meselesi hakkında ilim sahibi ise ve şeytanın rüyasına ne gibi müdahale edip edemeyeceğini de biliyorsa ve gördüğü rüyada onu emin edip kalbini hoşnut ediyorsa, (Alimlerin tabirleri ışığı altında) gördüğü rüya ile amel edebilir.
Tekrar hatırlatmak istiyorum ki Bazı büyük İslam Alimleri Avam tabakasının yada ümmi kimselerin rüyaları ile amel etmemelerini tavsiye eder. (Şahı Nakşibendi K.s, Seyyid Abdulkadir Geylani K.s Haz.leri gibi.)
Rüya ilmi çok büyük ve derin bir ilimdir. Peygamberlerin ilim cüzlerinden biridir. Onların rüyaları tamamen hak ve gerçektir fakat bizimki ne derece sağlıklı olur bilemeyiz.
Şahsen ben kendi gördüğüm rüyalara güvenemiyorum. Rüyalarım çok kafama takılırsa ehline anlatıyorum. Yani rüyalar hakkında ilmi olan zatlara. Çünkü rüya Peygamber (s.a.v) efendimizin de emrettiği gibi her önüne gelene değil, sadece ehline anlatılır. Sonuç olarak istihare ile amel etmenin dini bir açıdan zararı yoktur. Fakat rüyanızı tabir eden kişi çok önemlidir.
Bu zat bir Allah dostu, alim, abid, yada zaitse evet derim. Fakat bu ilme sahip olmayan kişilerse bu sizin için çok sakıncalı olabilir.

Ehline tabir ettirilmeyen rüya fayda verecekse bile zarar verebilir. Rüyalarınızı ehlinden başkasına anlatmayınız. Kötü ve korkutucu rüyalarınızı kimseye anlatmayınız ve uyanınca solunuza üç kere tükürüp “defol pis ve habis lain” . (Euzû Billâhi Mineşşeytânirraciym) deyiniz.
Keraat vakitlerinde rüya anlatmayınız. Seher vakti ve öğlen namazından sonra görülen rüyanın doğruluk derecesi daha fazladır.
Bizim gibi avam ve ümmi tabakasına ait kimselerin gördüğü rüyalar, hakkımızda hayırlıda olsa hayırsızda olsa önemli değildir. Çünkü başımıza bir olay gelecekse veya bir nimete kavuşacaksak bu rüyada gördüğümüz için değil, ilk yaratıldığımızda takdir olunan olduğu içindir.

İstihare, herşeyden önce çok güzel bişeydir. iyi bir niyetle, gelecekten bilgi almaya, bilinmeyen bir şeyi öğrenmeye, niyet edilen veya girişilecek bir işin hayırlı olup olmadığını anlamaya, önemli bir kararı uygulamadan önce ilahi makamlara danışmaya yönelik amaçlarla uyarıcı rüya görmeyi duayla talep etmedir.

Bu bilgi edinme yöntemi İslamiyet’e özgü değildir, antik çağdan beri kullanıldığı bilinmektedir. İstihare metodu eski Yunanca’da egkoimesis, Latince’de incubatio adını almıştır.

Yöntemin uygulanması kısaca şöyledir:

Uyumadan önce, bilgi veya uyarıya ilişkin yardım talep edilen konu saptanır ya da hiçbir konu belirlenmeden kendiliğinden bir uyarıcı rüya görülmesi talebinde bulunulur. Talebe cevabın geleceği kesin değildir, cevap gelmeyebilir veya cevap gelir, fakat kişi rüyasını hatırlayamaz ya da yanlış yorumlayabilir.
Görülen rüya, tam manasıyla uyanmadan evvelki, göz kapaklarının henüz kapalı olduğu safhada hatırlanmaya çalışılır. Hatırlamaya çalışma sırasında tam uyanmamak için, göz kapakları açılmamalıdır.
Rüya tüm ayrıntılarıyla hatırlandıktan sonra hemen kalkılır ve rüya yazıyla kaydedilmeye çalışılır.
Daha sonra rüyanın gerçekten sahih (uyarıcı) bir rüya mı olduğu yoksa sıradan bir rüya mı olduğu anlaşılmaya çalışılır.Sıradan rüyalar manevi veya maddi sorunlarımızla ilgili rüyalardır; örneğin aşık olunan kişinin kaybıyla çekilen acı çekilmesi, ticari bir teşebbüsün büyük zararla neticelenmesi, onur kırıcı bir hadise yaşanması, değerli bir şeyin kaybedilmesi gibi insanın ruhunda heyecan doğuran hallerden kaynaklanan manevi faktörlerin ya da diş ağrısı, mide rahatsızlığı, açlık, romatizma gibi bedensel hallerden kaynaklanan maddi faktörlerin sözkonusu olduğu rüyalardır.Sahih (uyarıcı) rüyalar ise uyarıcı, bilgilendirici, geleceği bildirici rüyalardır.
Rüyanın sahih rüya olup olmadığını anlamada ölçütler şunlardır:
Sıradan rüyalarda hiçbir maksat yoktur. Gelişigüzel, karmakarışık ya da ipsiz sapsız şeylerdir. Uyarıcı rüyalar ise bir maksada yöneliktir, maksatlı bir düzenlenme mevzubahistir.
Sıradan rüyalar rüyanın cereyan ettiği andaki vücudun fizyolojik-patolojik haliyle (mesela ruhu sıkan veya sevinç veren bir sebeple) yakından ilgilidir. Uyarıcı rüyalarda bu durum mevzubahis değildir, insanın olağan halde bilmediği imge ve bilgiler içerirler.
Sıradan rüyalar tam uyuma veya uyanma esnasında oluşurlar. Uyarıcı rüyalar ise bir maksat ve plan dahilinde meydana geldiklerinden, bu maksadın yerine gelmesi için uykunun en uygun safhasında oluşurlar, yani uykunun her safhasında oluşabilirler.
Sıradan rüyalar beyindeki alelade ve maksatsız tesirlerin gayet yüzeysel, gelip geçici izlerine bağlı olduklarından açık seçik değildirler, karmakarışıktır, çabuk unutulur ve ruhta hiçbir derin etki bırakmazlar. Uyarıcı (sahih) rüyalar ise kaydedildikleri gibi, ruhta öyle sürekli ve derin izler bırakırlar ki, bazen aylarca ve yıllarca unutulamazlar. Bu son (dördüncü) fark, rüyanın sahih mi sıradan mı olduğunu anlamada en önemli ölçüttür.
Rüyanın sahih rüya olduğunun belirlenmesinden sonra, sıra rüyanın hangi meseleyle ilgili olduğunun belirlenmesine ve rüyanın yorumlanmasına gelir.
İslamiyette İstihare

İstihare, İslam dininde “hayırlı olanı istemek” için başvurulan bir çare olarak adlandırılır.

İslam peygamberi Muhammed, fal türü çeşitli yöntemlerden insanları vazgeçirmek için istihareyi önermiştir ve bu konuda şöyle demiştir:

“Biriniz bir iş yapmaya niyetlenince farzın dışında iki rek’at namaz kılsın ve şöyle desin:

Ey Allahım, ilmine güvenerek senden hakkımda hayırlısını istiyorum, gücüme güç katmanı istiyorum. Sınırsız lutfundan bana ihsan etmeni istiyorum, gücüme güç katmanı istiyorum. Ben bilmiyorum, ama sen bilyorsun, ben güç yetiremem ama sen güç yetirirsin. Ey Allahım! Yapmayı düşündüğüm bu iş, benim dinim, dünyam ve geleceğim açısından hayırlı olacaksa, bu işi benim hakkımda takdir buyur, onu bana kolaylaştır, uğurlu ve bereketli eyle. Yok eğer benim, dünyam ve geleceğim için kötü ise, onu benden, beni ondan uzaklaştır. Ve hayırlı olan her ne ise sen onu takdir et ve beni hoşnut ve mutlu eyle!”

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Recent, Random or Label